Kıyafetlerle bağ kurulabildiğine inandım hep. Zaten modayla da ilişkim böyle başladı. Onlarla kişisel olarak bağ kurmak, kendini kıyafetlerinle ifade edebilmek…
Ve eğer bunu bir ilişki olarak ifade edeceksek, hayatımı en fazla domine eden aşklardan biri de oldum olası deridir. Küçüklüğümden beri. Çocukluktan gelen aşk. Hep daha fazlasını aramak. Deri ve tüm benzerlerini. Vinil, rugan, PVC…
Hazır sonbahara doğru yol alırken (biliyorum, biliyorum henüz erken aslında) tabii ki ben de deri alışverişi sezonumu açmadan duramadım. Aslında Haziran ayından beri sonbahar-kış için beni götürecek biker ceketi arıyorum denilebilir. Klasik bir biker ceket istiyordum tabii ki ama kollarında Motocross etkisi olursa aşık olacağımı biliyordum. Zira ben pek de klasik bir insan değilim.
Yavaştan sivri burunlara yakın hissettiğim bir dönemde, topuklu bir Chelsea bot? Ah, evet lütfen.
Ceket ve ayakkabılarla gidecek iyi bir çanta? İtiraf etmeliyim ki modeli konusunda aklımda 0 fikirle geziniyordum.
Well, she’s all geared up, walkin’ down the street
And I can feel the slime, drippin’ down her sleeve
Well, you can’t refuse and you just can’t choose what she’s gonna do
Well, you can’t refuse and you just can’t choose what she’s gonna do
Kısa süreliğine konudan uzaklaşacak olursak, hayatımın gruplarından Guns N’ Roses’ın, The Spaghetti Incident albümünü fazlasıyla severim. Biraz özensiz ama çokça sansasyonel. Albümdeki her cover ayrı güzel olmakla birlikte; bir Steve Jones cover’ı olan Black Leather parçası gerek sözleri, gerek GN’R’ın güzel yorumu nedeniyle favorilerimdendir. İşte bu yüzden, bu harika parçaları ararken kafamda sürekli, durmadan bu parça dönüyor… Sanırım hala dönüyor.
Sadece biker ceket aramak için çıkılan küçük bir internet alışverişi gezisinde ilk görüşte aşkla başlayan macera tabii ki kargo bekleme süreciyle son buluyor. Asos.com’dan aldığım Chelsea botlardan bahsediyorum. Dokusu, modeli ve her şeyiyle görür görmez “bu!” dedim onlarca benzeri seçeneğine rağmen. İyi ki de demişim. Resmen gün saydım ama kavuştuğumuz gün her şeye değiyor. Ayakta duruşu, rahatlığı, çok sevdiğim deri pantolonlarla da elbiselerle de kolay kombinlenip görüntüye sükse katabilme yeteneği ile oldukça bonus nitelikte bir bot.
Geçtiğimiz cumartesi ise bir “sinema seansını beklerken alışverişle banka hesabını sıfırlama qeyfi” sırasında (hatta gittiğim filmin incelemesi için de buradan buyurunuz sinemasever alışverişkolikler), H&M’de resmen beni uzun süredir bekliyormuş gibi gözüken bu biker ceketle tanışıyorum. Daha doğrusu kendisini uzaktan görüyorum ve geri kalan olaylar benim reyona uçarak yol almamla başlıyor. Tam aradığım gibi, klasik bir biker ceket ama kolları oldukça Motocross etkileşimli…
Well, it’s late at night, and I’m all alone
And I can hear her boots as she’s near her home
Well, you can’t refuse and you just can’t choose what she’s gonna do
Well, you can’t refuse and you just can’t choose what she’s gonna do
Mağazadan, neşeli bir şekilde seke seke çıkıp Zara’ya girdiğimde 2. Bir aşkla tanışmayı beklemiyordum. Aslında dürüst olmak gerekirse başka seçenekler üzerinde oldukça durdum. İlk bakışta bu sırt çantası da oldukça zayıf bir aday olarak gözüküyor gözüme. Ama ceketi deneyip çantayı takınca işte ruh eşi iki parçayı birleştirdiğimi anlıyorum.Bir aradayken tek kelimeyle kusursuzdular.
Sırt çantasının dokusu, zaten ona vurulmamda başlıca etmen. Bir diğer önemli nokta, güçlü sapları. Zayıf sapları olan çantaları pek tercih etmemekle birlikte, bu çantanın “güçlü, maceraperest ve agresif” tavrını sevdim. Diyorum ya, kıyafetlerle kişisel bağ kurabilirim diye.
Scratch, scratch, she’s clawing at the door
Whoa, no, I can’t take it anymore
Crack, crack I’m feeling so sore
I never should asked for black leather
Black leather
Ooh, black leather
Ow black leather
Aldıklarımla yapacağım en casual görünüm bu olur diye planladım.
Banka hesabını sıfırlamak ve daha ay sonuna 1622 yıl olmasına rağmen maaş gününe kadar kişisel Survivor’ımı çevirmek bende küçük bir sinir krizine neden olsa da, müzik her derdin devası. Black Leather şarkısını hiç bu kadar içselleştirebildiğim bir sezon olduğunu hatırlamıyorum.
Lütfen kış gelmesin, yazı seviyorum. Ama şunu da biliyorum ki, elbette geldiğinde ben tamamen hazır olacağım.
And you can try to hide, but you won’t get far
You can let her in, and you’ll start it again
Well, you can’t refuse and you just can’t choose what she’s gonna do
Well, you can’t refuse and you just can’t choose what she’s gonna doOoh
Ooh
Black Leather
MÜŞRA DEMİR