Fotoğrafta gördüğünüz yer Antartika, grup da bittabii Metallica. Bir kaç gün önce yurdum sınırları içerisinde kar Antartika’yla yarışır seviyeye geldi ama tabii biz böyle sansasyonel; işte “soğuk ama sanatla ısınıyoruz oh yeah” konserleri görmek şöyle dursun; kesilen elektrikler nedeniyle dijital ortamdan müzik dinlemenin bile imkansız olduğu anlar yaşadık.
Belki biraz geç kaldım farkındayım ama kar tatili ve keyfi de bunu gerektirir değil mi? Olsun ille de kar olmak zorunda değil, herhangi bir yağış, kötü hava, korkunçlu hava kısaca güneşin zıttı olan herhangi bir hava şartı için hazırladım bu listeyi. Ama tabii kötü hava eşittir, “haydi melankoliden melankoliye koşalım sonra da bileklerimizi keselim” tavrı olan şarkılar değil benim için. Dolayısıyla az biraz ucundan memnuniyetsiz ama yine temposu ve neşesi yerinde parçalar bunlar; ısıtma etkisi de oldukça fazla olan.
AUDIOSLAVE – The Last Remaining Light
Audioslave’in o efsane debut albümünün güzeller güzeli kapanış şarkısı. Ruh halinden ruh haline koşmaca, kendini kızgın sulardan serin sulara bırakmaca…
SLASH’ SNAKEPIT – Serial Killer
Slash’in snakepit projesinin en popüler ve unutulmaz işlerinden.Melodik yapısı nedeniyle dile kolayca dolanır, tekayağınızla yere vura vura eşlik etme isteği verir.
KORN – Twisted Transistor
2000 başlarında hangimiz Korn dinlemedik? Nu-Metal’in en zirvede olduğu dönemlerde Linkin Park en popülist, Limp Bizkit en asi konumuna düşüyorsa; Korn konumu itibariyle tahtta oturuyordu denilebilir. Şimdiki durumlarından bahsetmeyeceğim ancak onlarca klasik parça arasında en çok göze çarpanlardan ve gaza getirenlerdendir bu. Klibi zaten ayrı bir neşe kaynağı.
THE KILLS – Fever
Sonsuza kadar “You are a fever, you are a fever — you ain’t born typical.” diyerek sonsuz bir paradoks içinde yol alabilirsiniz bu şarkıyla. Aynı anda hem pek ateşli hem pek sakin.
MICK JAGGER ft. LENNY KRAVITZ – God Gave Me Everything
Mick’in resmen kendisi için yazdığı bu marş kadar modu yükseltici bir modern zaman klasiği az bulunur herhalde. İlk saniyelerinden son saniyelerine kadar hayranım. Üstüne bir de klibiyle izleme/dinleme şerefine erişirseniz size hiçbir hava olayı işlemeyecektir.
MOBY – Extreme Ways
Bu parça hayatıma, hastası olduğum Bourne serisinin soundtrack albümüyle girdi. Defalarca sıkılmadan,her gün dinlediğim zamanlar oldu. Hala da aynı şeyleri hissediyorum. Bu parça bittabii kötü hava şartı demeden sosyal hayatına devam edenlere geliyor.
THE RACONTEURS – Level
Tüm The Raconteurs parçalarına hastayım ama bence açık ara en güzeli bu. Güzel, gizemli bir melodi ve beraberinde gelen enerji.
BECK – Go It Alone
Beck hayranı sayılmam ama bu şarkı söz konusuysa şöyle bşir durmam, durmamız gerek. Dipten, derinden enerjisiyle gelen tam bir yağış şarkısı.
NINE INCH NAILS – We’re In This Together
Artık ne gibi bir sorunum var bilinmez ama bu şarkı bende tüm o temposuna rağmen tarifsiz duygusal karmaşalar yaratıyor. Aslında bu tüm NIN şarkıları için geçerli ama bunun yeri ayrı.
DAYS OF THE NEW – Freak
Anlamadığım bir şekilde (muhtemelen o solistlerinin uzay seviyesindeki egosu yüzünden?) harika başladıkları ve sağlamlaştırma yolunda emin adımlarla gittikleri o güzelim kariyeri resmen soldurup yok eden gruplardan biridir Days Of The New. Ama unutmadık unutmayız tabii ki. Onlarca 90’lar klasiği var ama bence bu tam da bu listeye uygun olanı.
THE STOOGES – I Wanna Be Your Dog
Tarihin en “seksi” parçalarından biri olsa gerek. Evi geçtim, yataktan çıkması zor olan şu günler için belki de tek seçim olmalı. Iggy Pop’u düşünün, sizce o adam kar kış dinlemiş midir hayatı boyunca?
LENNY KRAVITZ – If I Could Fall In Love
Lenny’nin hipnotize eden sesi ve rengi kesinlikle soluk mavi olan bir şarkı. (Bu sonuca tabii ki de sadece klibinden ulaşmadım!) Sonsuza dek başa sarıp dinlenebileceklerden.
SOUNDGARDEN – Ty Cobb
Kafa kırdıran, bol punk etkileşimli bir Soundgarden klasiği. Neden bu şarkı diye sorarsanız, bu havalar için tek ihtiyacımız olan şey punk derim?
VAN HALEN – You Really Got Me
Kendi adlarını taşıyan efsane albümlerinin yegane klasiği. Buna dansederek eşlik etmeyenlere anlam veremem herhalde.
JACK WHITE – Freedom At 21
Blunderbuss’ın en iyi parçası. Düşündüm, dedim ki kendi kendime hayır aslında sen Sixteen Saltines’i severdin ne oldu? Demek ki sevmiyormuşum ya da “soğuktaki ben” bunu sevmiş.
PRIMUS – Too Many Puppies / Wynona’s Big Brown Beaver
Dünyanın en “kafa” grubu. Bu konuda hepimizin hemfikir olduğunu düşünüyorum. Elimde olsa bu listeye tüm parçalarını koyarım. (Ki elimde? Ama üşeniyorum.) Hatta o derece kıyak geçeceğim ki bu gruba, iki parça birden girer listeye.
THE TEA PARTY – Sister Awake
Nedense The Tea Party dinlemekten nedense hiç hoşlanamadım. Resmen gizlice dinliyorum. Bu sorunumun nedenleri üzerine eğileceğim elbet ama önce gizlice dinlediğim tüm zamanlarda ulaştığım tek sonuca değineyim: Sister Awake gerçek bir klasik. Tabii şarkının 2. dakikasına kadar gerçekten biraz sabretmeniz gerek. Benim gibi olanlar, beni dinleyin sabredin.
TEMPLE OF THE DOG – Four Walled World
TOTD ‘un kendi adını taşıyan efsane albümlerinin benim için başrolü. Şarkının sonundaki Chris Cornell çığlıkları sonsuza kadar sürsün, dinlerim.
PEARL JAM – W.M.A.
En sevdiğim PJ şarkısı olması bir yana, aslında her mevsim, 77/24 dinlenmesi gereken bir şarkıdır bu. Ötesi yok.
THE WHITE STRIPES – There`s No Home For You Here
İkonik ve bol ödüllü Elephant albümünün en sevdiğim parçası. Başlar başlamaz direkt nakarata dalarak ilk golü atan şarkı, bir süre sonra sonsuza dek eşlik edeceğiniz bir esere dönüşüyor.
GARBAGE – I Think I’m Paranoid
Tabii ki Garbage denilince kalkıp da buraya I’m Only Happy When It Rains koyma samimiyetsizliğini göstermedim, göstermeyeceğim. Bu parça çatlak ruhların marşı ve günlük enerji karşılayıcısı. Tercihen klibiyle birlikte tüketiniz, hatta imkanınız varsa karaoke yapınız.
FIONA APPLE – Limp
Bu parçadaki bateri kısımlarına hastayım. Ama listede olmasının tek nedeni elbette bu değil. Dinleyin, dinletin.
INCUBUS – A Kiss to Send Us Off
Ailecek taptığımız Incubus’un hakettiği değeri belki çok göremese de, en güzellerinden. Brandon Boyd’un temiz vokali ve parçanın neşesi resmen zihin açıcı.
CHRIS CORNELL – Flutter Girl
Aslında parçanın bulunduğu Euphoria Morning albümü, bu listeye kafadan komple girmeli diye düşünüyorum. Ama neyse madem konu açıldı bir itirafta da bulunayım. İlk kez CC dinlemeye başladığım dönemde ne Soundgarden şarkıları ne Audioslave eserleri; sırf bu şarkı yüzünden aşık olmuştum Cornell’e.
BLUR- Song 2
Zamansız bir klasik. Muhtemelen herkese belli bir dönemi hatırlatacak zamanındaki popüleritesi yüzünden. Dolayısıyla tüm torpiliyle bu listede.
KAISER CHIEFS – My Life
Son Kaiser Chiefs albümünden en aşık olduğum parça. Kulaklarda oldukça vintage şekilde çınlıyor, klibiyle ise akılda güzel bir iz bırakıyor. Yani bence kesinlikle böyle.
THE DEAD WEATHER – Blue Blood Blues
Tüm The Dead Weather şarkılarını ayrı seviyorum ancak biraz daha meydan okuyan şeyleri sevmem ve akılda kalıcılığı nedeniyle, göz ağrım bu.
FOO FIGHTERS – Something From Nothing
Son albümden herkesin istisnasız beğendiği parça. Hatta herkesin koskoca albümden beğendiği tek parça. Ama parça da parça yani. Resmen süs havuzunda yüzmekten, açık denize, oradan da okyanusa ulaşmak gibi.
MÖTLEY CRÜE – Dr. Feelgood
Adının bile kısaca herşeyi anlattığını düşündüğüm bir klasik.
METALLICA – Memory Remains
Net olduğum bir konu var, geç kucak açıp tüm albümleriyle tamamen kucak açmış olsam da; tam bir Load/Reload dönemi Metallica’cısıyım. Dolayısıyla bu dönemin en parlak şarkısı ve klasik bir enerji marşı olan Memory Remains burada olmasa olmazdı.
Kısaca havalara aldanmayınız, iyi müzik herşeyi çözer.
MÜŞRA DEMİR