Geç kaldım yine. Pek çok şeye geç kaldığım gibi geçen sene. Ama bu yıl böyle bir şey olmayacak. Neyse yahu konu ben değildim. Konu yeni -ya da eski, yok yok yeni sayılır hala- Foo Fighters EP’si Saint Cecilia.
Lafı fazla uzatmayacağım, bu albüm hakkında herkesin birleşeceği tek bir tanım var, o da; enfes olduğu.
Saint Cecilia, Dave Grohl ve dadaşlarının yaptığı küçük bir testin ürünü. Geçtiğimiz sonbaharda bir yandan Austin, Texas’ta bir otelde kalırken 11 günde kaydedilen albüm bence adeta Texas’ın havasını solumuş; dinlerken dinleyicilere de yer yer o sıcak, zaman zaman yapış yapış bir bezginlikle gelen ama her daim insanı kazanma düşüncelerine iten havayı solutuyor.
Bataclan, Paris‘te Eagles of Death Metal konserinde hayatını kaybedenlere adanan albüm, yer yer günümüz yer yer geçmişin Foo Fighters’ından izler taşıyor.
EP’ye de adını veren Saint Cecilia, Sonic Highways ruhunu devam ettiriyor, sonlara doğru klasikleşmiş Grohl vokalleriyle tadı damakta kalıyor. Sean ise fazlasıyla eski Foo Fighters tadını veren bir parça.
Savior Breath parçasında ise buram buram Motörhead kokusu alabiliyorsunuz. Zaten acımız taze, iyi geliyor şu günlerde.
Iron Rooster, işte o Texas ruhunu iliklerinize kadar hissedebildiğiz şarkı. (Hayır sanki ben de Texas’a çok gitmişim gibi, ancak filmler falan işte…)
The Neverending Sigh gibi bir parça içinse tam olarak nereye teşekkür mektubu yazmam gerekiyor acaba… Tamam tamam objektif olmak zorundayım belki ama, bir önceki Foo Fighters albümü incelememde pek de tatmin olmadığımı belirtmiştim, e haliyle içinde favorilerim arasında hızlıca yükselen böyle bir parça bulunca bu albümü ve bu parçayı kolayca kucakladım.
Saint Cecilia kısaca hüzünlü ama güç veren, tam da şu günlerde tam da ihtiyacımız olan o kusursuz EP.
İyi dinlemeler…
https://instagram.com/multibabydoll/
https://twitter.com/multibabydoll_
https://www.facebook.com/pages/Multibabydoll/
MÜŞRA DEMİR