Pearl Jam’in 2006’dan beri en kızgın albümü. 1998’den beri müzikal açıdan en yaratıcı albümü. Ve tema açısından tüm kariyerleri boyunca ihtiyaç duydukları şey. Gigaton; kısacası, bir zafer.
Pearl Jam’in bir önceki albümü Lightning Bolt‘u bu sitede incelediğim günler dün gibi aklımda. Eski iş yerimdeydim, albümü çok da beğenmemiştim ama içimde her zamanki gibi bir Pearl Jam aşkıyla yazıyordum ve kısa bir süre kariyerimdeki ilk kırılma noktasını yaşayıp işimden kovulmuştum. (sdgjklskdhfjdsk)
Bugün yeni Pearl Jam albümü Gigaton‘u yazarken yine ilginç bir durumdayım. Kariyerimde 9. yılımı kısa bir süre önce kutladım ama yine ofiste değilim, bu kez karantina altında belirsiz bir gelecekteyiz. Ama size komik gelse de her zamanki gibi içim huzur dolu. Kulaklarımız güzel müziklere -belki de hiç olmadığı kadar- ardı ardına tanık olmaya devam ediyor.
Çıkardıkları ilk single’lardan bu yana merakla beklediğim albüm Gigaton artık yayında. VE EVET TAŞ GİBİ!
En önemlisi de şu, koskoca albüm yüksek bir tempoda ve en çok ihtiyacımız olan dönemde bize devasa bir umut depoluyor.
Enerjilerinden asla bir şey kaybetmeyen Pearl Jam; Gigaton’da resmen gövde gösterisi yapıyor.
Bana göre Gigaton; yeni bir Pearl Jam (kendi adlarını taşıyan avokado kapaklı albüm) gibi tınlıyor. Riot Act ya da Binaural karamsarlığından uzak; Backspacer ya da Lightning Bolt gibi akılda kalmayan zayıf parçalardan muzdarip değil. Tıpkı avokado albüm gibi yüksek bir enerji, bir sonraki parçayı merak ettiren ve bir öncekine döndürmeyen yüksek enerjide…
Albümden daha önce dinlediğimiz Superblood Wolfmoon, kesinlikle favorim. Albümün açılışını yapan ve konserlerde kalabalığı coşturacağını düşündüğüm Who Ever Said (en sevdiğim PJ albümü VS’den fırlamış gibi…), Dance of Clairvoyants, grubun özgür ruhunu harika bir şekilde yansıtan Never Destination diğer favorilerim.
Comes Then Goes, Riot Act’ten fırlamış gibi; büyüleyici…
Eddie Vedder‘ın asla ama asla zamana yenik düşmeyen sesi; Mike McCready ve Stone Gossard‘ın yaratıcılığıyla pik noktasına ulaşmış. Özellikle Mike, sen ne yaptın yahu?
Matt Cameron… Bilenler bilir eski ve sağlam bir Soundgarden fanı olarak Matt Cameron benim için Demir ailesinden biridir. Kendisi her zamanki gibi çok sağlam; zamanında iyi ki muhteşem bir kariyer hamlesiyle kendisini PJ’e koymuş.
Güçlü ve rahat. Politik ve kişisel. Pearl Jam’in kusursuz balansı; mükemmel bir zamanlamada mükemmel bir yerde karşımıza çıkıyor. Şimdi kulaklıklarınızı takın ve dinleyin…