Zor zamanlardan geçtik. Nitekim bitmedi, hala o süreçteyiz. Ama “kısmen” normalimize döndüğümüz bu günlerde, yeni albümler can simidi görevi görüyor. Endless Summer Vacation da bunlardan biri.
Hannah Montana dönemlerini görmüş biri olarak Miley Cyrus hayranlığım yadsınamaz. (Herkesin nefret ettiği Bangerz dahil, her era’sına bayılırım)
Kariyer olarak benim için zirvesi ise çok net Plastic Hearts. Hem rock’a çok yakışan vokali hem de kusursuz parçalarla benim için pandemi dönemini kurtaran iki isimden biriydi (diğeri Dua Lipa.) Ve şimdi yepyeni ve -bu yaza damgasını vurması beklenen- Miley albümü karşımızda: Endless Summer Vacation.
Albümün felsefesi üç bölümde özetlenebilir: bekar yaşamın mutluluğu, aşk heyecanına dönüş ve kendini yeniden keşfetme. İlk perde, kısa sürede hit olan “Flowers” ile açılıyor. Ancak sırf bu yüzden bile biraz kandırılmış hissediyorum. Çünkü tüm albümü birbirinden hareketli pop/disko parçalardan oluşan bir gösteri gibi beklerken; bizi temposu inanılmaz derecede düşük bir albüm karşılıyor.
Cyrus’un kendi kendine satın aldığı buket bir kenara bırakılır bırakılmaz, albümde kendini keşfetmenin kapakları açılıyor. “Jaded” ve “Rose Colored Lenses” gerçekten sonsuz hissettiriyor (ikisi de sevdiklerim arasında.) Parıldayan havalı, güneş öpücüğü eşikliğiyle dolup taşan izlere sahip bu iki şarkı da.
Albümden açık ara favorim Violet Chemistry, Island ise sonuna kadar isminin hakkını veren tatlı bir yaz şarkısı.
Miley’yi sınırsız, twerk yapan bir parti canavarı olarak tanıdığımız halde, aslında müziğinde seks konusu pek işlenmiyor/rastlanmıyor. Bu biraz tuhaf görünebilir çünkü seksüelleştirilmiş en büyük süperstarlardan biri haline gelmiş ve hatta ilk cinsel ilişkisini ne zaman yaşadığı konusunda bile yalan söylemek zorunda kalmıştı. Cyrus bu kez Endless Summer Vacation albümünde bu konuda kendini tutmuyor. Bazı tasvirleri gerçekçi, “Rose Colored Lenses” şarkısında “yapışkan tatlı limonata” ya da “kirli çarşaflar” gibi tanımlamalardan geri kalmıyor. Ya da romantik, “You” şarkısında ay ışığında vahşi seks hayalinden bahsediyor. Oldukça düşük tempodaki albümde bu bazen çekilmez hale gelse de en azından bu tonun en yakıştığı parça River denebilir.
Sanırım beklentim tamamen harika ve ateşli bir yaz partisiyken; Endless Summer Vacation tam anlamıyla okyanus kenarında huzurlu bir yürüyüş olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada ise 90 sonlarının pop rock tınıları devreye giriyor. Cyrus albüm boyunca yer yer Sheryl Crow, yer yer Alanis Morisette oluyor.
“Endless Summer Vacation”, bir kadının harika bir kadın olma yolculuğu. Geçmişi kabullenen, güçlenerek devam etmesine izin veren bir albüm. Ama yine de -maalesef ki- bir Plastic Hearts değil. Tek dileğim bu albümün aradaki bir soluklanma olması – younger now gibi- ve bizi bir sonraki albümde Plastic Hearts gibi bir ateşle yeniden karşılaması.