Aynı Odada Tekrar Birlikte Olmanın Mutluluğu: Red Hot Chili Peppers – Unlimited Love

Oturup uzun uzun müzik incelemesi yapmayalı çok ama çok uzun zaman oldu. Geri dönüş için daha iyi bir albüm düşünemezdim. Evet, albümümüz Red Hot Chili Peppers – Unlimited Love!

Ah John Frusciante’nin de durumu aynı benim gibi değil mi? Sürekli bir “dönüşüm muhteşem oldu” insanı.

John Frusciante, uzun bir aradan sonra Red Hot Chili Peppers’a en son döndüğünde sonuç 1999’da kocaman bir Californication zaferi olmuştu. Bu albüm sadece RHCP’nin sesini yeniden canlandırmakla kalmadı, aynı zamanda etkileyici (artık klasik) şarkı listesiyle de grubun kariyerinde onları radyo dostu alternatif funk-rock’ın beklenmedik olgun devlet adamları olarak yerlerini sağlamlaştırdı. -ne cümle kuruyorum ama?-

23 yıl sonrasında arada akan suları görmezden geliyor; hızlıca ileri sarıyoruz. John Frusciante, 2006’da (uzun soluklu) Stadium Arcadium’dan bu yana ilk kez grupla yeni bir albüm kaydetmek için bir kez daha gruba geri döndü. Bunu göz önünde bulundurursak, Unlimited Love için en azından biraz daha yüksek beklentilere sahip olmak gayet anlaşılabilir.

Ancak Frusciante’nin dönüşünü çevreleyen tüm beklentilere rağmen, birden fazla dinlemeden sonra, Unlimited Love’ın Chili Peppers’ın kataloğuna özellikle etkileyici bir katkı niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Esasen Unlimited Love, on yıldan uzun bir süredir ilk kez bir süredir kayıp bir üyeleriyle rastgele bir araya gelen ve bu süreçte bu klasik sihrin bir kısmını yeniden alevlendirmeye çalışan bir grubun sesi. Başka bir deyişle Unlimited Love, grubun geçmişteki büyüklüğüyle rekabet etmekle ilgilenmeyen, daha çok aynı odada tekrar birlikte olmanın basit zevklerine odaklanan bir albüm.

Biraz da bu fikrin doğasından gelen güzellikten olsa gerek; albümdeki 17 şarkının belki çok azı “vurucu hit” ama hepsi için kendi kişisel hayatlarımıza kusursuz birer soundtrack olacaklarını söylemek mümkün.

Bazı albümlerde belirli bir şarkıya takılmazsınız, her açtığınızda albüm akar gider. Benim için de Unlimited Love’da bu yaşandı. Gerçekten ilk dinleyişte göze çarpan harika parçaların varlığına rağmen, tekrar tekrar dinlediğinizde albümü bir bütün olarak kendine özgü low-key mellow funk markası için kusursuz bir iş olduğunu anlıyorsunuz.

Genel olarak Unlimited Love’ın çekiciliği, ince zevklerinde yatıyor. Açıkça etkileyici değil (özellikle ilk dinlemede), bu yüzden başka bir “Soul to Squeeze”, “Around the World” veya “Can’t Stop” arıyorsanız, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ancak sadece dinlenmek, rahatlamak ve 17 yeni (çoğu mütevazı) şarkı boyunca birbirleriyle yeniden tanışan klasik müzik grubunun sesinin keyfini çıkarmak istiyorsanız, Unlimited Love ödüllendirici bir dinleme deneyimi olabilir. Albümden özellikle favorilerim Black Summer, These Are The Ways, Veronica ve The Heavy Wing.

Bir Foo Fighters fanı olarak bir süredir Taylor Hawkins’in gidişiyle mutsuz günler geçirsem de, (RHCP’nin bu süreçte çoğu konserini Hawkins’e adaması pek yardımcı olmasa da) Unlimited Love hayatın her alanı ve önümüzdeki güzel yaz için kocaman bir güneş gibi umut veriyor. Ah bir de Anthony Kiedis’in “bikini body/summer body inspo” niteliğindeki yılların eskitemediği vücudu ve seksiliği de bonus!

MÜŞRA DEMİR

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
Limp Bizkit’e Dair Sevdiğimiz Her Şey: Gold Cobra