Uzun, hem de çok uzun süredir film önerisinde bulunmuyordum. Aslında çok uzun süredir doğru düzgün bir öneride de bulunduğum yok ama olsun konu bu değil. Konumuz alışılmışın dışında bir romantik komedi; A Life Less Ordinary!
Son zamanlarda beni kanalda da takip edenler tahmin ediyorlardır; ”Trainspotting ve Porno‘yu da okuyayım; ay dur filmlerini de tekrar tekrar izleyeyim” derken dolaylı yoldan Danny Boyle filmleri girdabına düştüm. (Aslında Ewan McGregor filmleri girdabına da düştüm ama konumuz bu da değil. )
Birbirinden kült filmlerin yönetmeni Boyle’un (bu nasıl tanım!?) beni görsel estetik ve anlatım tarzı olarak en çok tatmin eden yönetmenlerden biri olduğuna kani geldikten sonra A Life Less Ordinary (buradaki adıyla Olağanüstü Bir Hayat) filmini izlememem imkansızdı. Ay bir de Ewan oynuyormuş inanır mısınız!?
Şaka bir yana tam bir “kendini iyi hisset” filmi. Filmi izleyeceklere öncelikle şunu söyleyeyim; filmin 90′ların ikinci yarısında çekildiği ve esasında bir romantik komedi olduğu için pek çok abukluk barındırdığını önceden belirtmem gerek. Ama Boyle neyse ki tüm bunları her zamanki gibi kendi enfes görsel estetiği, leziz ötesi soundtrack albümü (ki zamanında bu soundtrack albümü çok satmıştır) ve kendisine has anlatımıyla yapıyor.
Filmin konusunu kısaca anlatmak gerekirse;
Kız arkadaşı tarafından terk edilen ve yerine otomatik bir elektrik süpürgesi alınıp işten çıkarılan kapıcı Robert’ın (Ewan Mcgregor) dünyası yerle bir oluyor. Çaresizlikten ne yapacağını bilemeyen Robert, patronunun şımarık ve inatçı kızı Celine’i (Cameron Diaz) kaçırıyor ama işbirlikçisi gibi davranan Celine kendisinden daha sert çıkınca ne yapacağını bilemiyor. Celine’in babası tarafından peşlerine düşmesi için tutulan Jackson ve O’Reilly adındaki iki kiralık katil ise aslında ikiliyi birbirine aşık etmeden yerlerine dönemeyecek olan iki melek. Dolayısıyla işler daha da karışıyor.
Filmin güzel yanı başrollerin aslında ruh olarak klişe tabuları yıkmaları. Cameron Diaz oldukça sert, romantizme katlanamayan bir karakterken; Ewan daha duygusal, romantik hatta zayıf bir karakter. Klişe romantik komedi karakterleri düşünüldüğünde ikilinin bu farklılığı bile taze bir etki bırakıyor.
Zaten 90′lar çocuklarının -kendi adıma konuşayım- Cameron Diaz’ı sevmemesi imkansız. Enerjisi ve stiliyle benim için kendi döneminin en şirin romantik komedi unsurlarından biri kendisi. Bu filmde de bu değişmemiş. Kaldı ki, bu filmdeki stiline tek kelimeyle ba-yıl-dım! Ewan’ın da o komik gömleği ve saç stili için dev bir kalp bırakıyorum buraya.
Bu ikili dışında filmde Ian Holm ve Stanley Tucci gibi iki usta isim de var. Holm zengin baba; Tucci ise zengin ve züppe dişçi rolünde harikalar.
Filmin müzikleri demişken; soundtrack albümü dönemin hitleri arasında. R.E.M.‘den Beck‘e kadar uzanan geniş yelpazedeki müzikler; film boyunca kulağınızı okşuyor. Özellikle açılış sekansı bu açıdan çok güçlü. Bir de ikilinin birlikte şarkı söyledikleri/dans ettikleri bir bar sahnesi var ki; nefis…
Yine aynı şekilde film için hazırlanan soundtracklerden Beck‘in parçası için çekilen klip pek bir leziz, onu da buraya konduruyorum.
Soundtrack’in vinil versiyonunu da edinmek istediğimi kendime bir not olarak düşmeliyim buraya.
Son olarak dediğim gibi; 90′ların çoğu güzel şeyinin bitiminden önce çekildiğini unutmadan izlerseniz seveceğiniz bir film A Life Less Ordinary. Aşk hakkında vahşi, eğlendirici, romantik, güzel bir fantezi. Yüzünüzde kocaman bir gülümsemeyle izleyeceğiniz şapşal filmlerden…
Vizyona girdiği zamanlardan; İstanbul, Taksim’de taşınan bir afişini de şuraya konduralım.
İyi seyirler…
Kanalıma abone olmak için: http://bit.ly/2dtprcp
Bana ulaşabileceğiniz diğer hesaplar:
✉:multibabydoll@gmail.com
Instagram: https://www.instagram.com/multibabydoll/
Facebook: https://www.facebook.com/multibabydoll/
Twitter: https://twitter.com/multibabydoll_
Shop: spr.is/KingAnimal
MÜŞRA DEMİR