Filmde kullanılan şarkılara olan hayranlığımı ve içimdeki küçük erkek çocuğunu geçelim. Şimdi efendim benim bir sorunum var sanıyorum ki. Direkt, bu sisli ve korkunç gece için seçtiğim RoboCop filmine genel bakış atmadan önce, bu sorunuma değinmek isterim. Amacım, yazdıklarını okuyacağınız bu kişinin psikolojik durumunu anlamanızdır.
Bende; bildiğiniz zırhlı,robot kostümü içerisindeki erkeklere karşı otomatik bir sevgi seli mekanizması var yahu! Yani bunun ilk açıklaması şu olabilir, küçüklüğüm TV’de her yayınlandığında Terminator’ü ve RoboCop’u ağzım açık bir şekilde izlememle geçti. (O değil de uzun süredir TV’de Bebek Firarda’yı yayınlamıyorlar ne oldu yahu ona? Bak aklıma geldi şimdi)
Sonraki aşamada,çizgiroman biriktirme yıllarımın ilk aşamasında Iron Man’e önce kağıt üzerinde, sonra filminde içerisindeki Robert Downey Jr. ile aşık oldum.
Son 1 ayda aklıma gelen en yeni örneklerden biri olarak, Pacific Rim’ den Raleigh karakterini örnek verebilirim. (Evet evet, Pacific Rim’e de methiyelere düzeceğim sonra)
Son olarak, yeni versiyonu nasıl olmuş diyerek heyecanla gittiğim 2014 model RoboCop’ta Joel Kinnaman adlı skinny suratlı elemana hayran şekilde salondan ayrılırken şunu fark ettim: tüm olay “robot olsun,benim olsun”du.
Gerçekten Paul Verhoeven’ın RoboCop’unun üzerine çıksın diye bir beklentim yoktu. Zaten o beklentiye girmek, ne bileyim… Biraz saygı falan, bunlar önemli şeyler.
Dönemine göre harika ötesi, kült bir filmdir 1987 tarihli RoboCop. Yani o filmi izlemiş olanlar için Peter Weller’ın kafası dahi külttür yahu, daha ne diyeyim.
Ama 2014 yapımı olanı da olmuş mu? Bence olmuş. O zamanlar yarattığı fırtınayı belki de şimdi yaratamadı,yaratamaz ama ortada eli yüzü düzgün, eski versiyona saygıda kusur etmeyen ama bu yolda yeni jenerasyonu da yakalayan güzel bir film çıkmış.
Joel Kinnaman gibi farklı bir yüzün kariyeri için de güzel bir sıçrama görevi göreceğini umuyorum bu filmin (sıçrasın sıçrasın daha çok görelim eeeöhehehheö)
Ama benim için filmin gerçekten iki starı Gary Oldman ve Michael Keaton. Yahu bu iki adama da yıllar hiç mi olumsuz etki etmez? Michael Keaton halen Batman, bildiğiniz Bruce Wayne karizmasından hiç bir şey kaybetmemiş (Zaten Christian Bale Batman’ini sevmem ben günümüz buldumcukları gibi, tek bir iyi Batman vardır o da Michael Keaton’dır.)
Gary Oldman ise zaten sadece “a” dese ayağa kalkıp hunharca alkışlayacağım bir adam. Zaten Keaton ve Oldman’ın oyunculukları filmi alıp götürmüş. Belirtmek isterim ki ikisinin karakterlerini de giyim olarak fazlasıyla şık buldum, bu da beğenime etki etmiş olabilir.
Burada duygu değişimlerini gayet güzel yansıtan Kinnaman’a da hakkını vermek gerek tabii ki. Samuel L. Jackson’ın performansı ise leziz.
Abbie Cornish ise pek hoş,pek güzel bir kız ama Sucker Punch’tan bu yana kendisini çok kilo almış gördüm. Belki de o yüzden, saçını ailesine süpürge etmiş ve kendisine bakmaya vakti kalmamış hafif tombul eş rolüne güzel uymuş.
Eskisinden daha hızlı hareket eden RoboCop’a eşlik eden şarkılar ise filmin en bayıldığım noktası oldu. Belki de filme bayılma nedenim buydu yahu?
Alex Murphy’nin en güzel anılarına Frank Sinatra’dan Fly Me to the Moon eşlik ediyor. Focus’tan Hocus Pocus çalan sahnelerde zaten gaza gelmemek mümkün değil (hatta favori sahnem buydu dahi diyebilirim). Finalde ise The Clash’in I Fought the Law’ı ile salondan coşkuyla çıktım resmen. Youtube’da bu şarkıların altında binlerce “i saw Robocop today and that movie brought me here” yorumu okumak bile beni mutlu etti. (Kült RoboCop müziğini de unutmuyoruz.)
Tüm bunlarla birlikte; Amerikan propagandası yapmak yerine, Amerika’nın işgalci tutumunu da açıkça dile getirebilen bir film.
Yine de,önceden de belirttiğim gibi tüm bu artı özelliklerine rağmen eski RoboCop’u ayrı, bunu ayrı tutmak gerek. O karanlık ve gerilimli havayı unutun, ben söyleyeyim (Ah o eski Detroit neredeee) . Ama devam filmi gelirse (ki umuyorum gelir) belki de o atmosferi yeniden yaşatabilirler.
Şubat ayının filmi budur. Öyle 14 Şubat ayağına vıcık vıcık aşk filmlerine gitmediğinizi umuyor, RoboCop’un sizde de güm güm yürüme isteği uyandırmasını umuyorum. (Evet ben şu an hala o efektle yürüyorum ve hayır doktora gözükmeyi düşünmüyorum.)
MÜŞRA DEMİR