Son on yılın pop listelerini araştırdığınızda, gerçek pop-rock marşlarını bulmakta zorlanacaksınız; belki -her zamanki gibi magma seviyesinde korkunç kötü- bir Imagine Dragons single’ı ya da listelerin altlarında yüzen ve hakettiğini bulamayan bir Miley Cyrus şarkısı. Olivia Rodrigo ise bunu değiştirmeye kararlı görünüyor.
Rodrigo ile tanışmamız 2021’in popüler parçalarından Driver’s License ile olmuştu. Sadece beş ay sonra, oğlanların sorunları ve ergenlik kaygılarıyla dolup taşan bir pop albümü olan SOUR adlı ilk albümünü çıkardı ve bunun için hem Grammy ödülleri hem de eleştirmenlerin beğenisini kazandı.
Ancak SOUR, ne kadar harika olursa olsun geriye dönüp bakıldığında bunun yalnızca bir başlangıç planı olduğunu hissettiriyordu. İkinci albüm çalışması olan GUTS, Rodrigo’nun geçmiş çalışmalarının en iyi yanlarını (duygusal güç, günah çıkarma lirizmi, alternatif rock’a dönüşler) alıyor ve onu artırıyor. GUTS’taki pop-rock parçaları daha güçlü, daha ham ve daha filtresiz; baladlar daha iddialı ve iyi yazılmış. Sonuç: popüler müziğin standartlarına uymaktan çok, Rodrigo’nun hikayesini anlatmakla ilgilenen ham bir günah çıkarma albümü.
2000’li yılların başında doğan ve ebeveynlerinin alt-rock müzik seçkisini dinleyerek büyüyen Rodrigo, müzikal olarak sıklıkla on yılın başındaki pop punk ve garage rock’ın yeniden canlanmasından ilham alıyor. Ancak Rodrigo, etkilendiği şeyleri alıp tamamen yeni bir şeye dönüştürüyor; sıklıkla anında ilgi odağı haline gelen genç bir kadın olmanın karmaşıklığını yansıtıyor.
Albümden favorilerim, kesinlikle sonuna kadar “Alanis Morisette” esintileri duyduğunuz All-American Bitch, “Bad Idea Right?”, “Vampire”, “Get Him Back!” ve “Love Is Embarrassing”. 2000’lerin rom-com filmlerinde pekala eğlenceli bir soundtrack olabilecek bu parçaları dinlerken, canlı canlı konserde eşlik etme isteğine karşı koymak imkansız. Tabii ki oldukça “subjektif” bir yorumla, albümün geri kalanını domine eden baladlar pek de benim ilgi alanım çerçevesinde kalmıyor.
Tabii ki sadece övmekle kalmayıp, “bence” sorun olan bir noktadan da bahsedeceğim. Rodrigo’nun albümünün ana sorunu kendisi, vokali, prodüksiyonu veya müziğiyle ilgili herhangi bir şey değil; GUTS’u önden arkaya dinlemenin karışık bir çalma listesi gibi hissettirmesi; birbirine eklenmiş iki yarım albüm gibi. Rodrigo, hiçbir uyarıda bulunmadan duyguların arasında yalpalıyor: tutkulu baladlar ve etkileyici gitar melodileri, alaycılık ve yıkıcı kalp kırıklığı arasında gidip geliyor.
Tabii ki bu, harika bir albümdeki çok küçük bir dezavantaj. Günün sonunda GUTS, nasıl bir araya getirilirse getirilsin, ölmekte olan pop ekosistemini yeniden canlandırmayı vaat ediyor.
2023, büyük pop müzik anları açısından yakın geçmişteki en yavaş yıllardan biri oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nde artık country ve rap müzik listeleri yönetiyor; Top 40’ın hala pop müziğin hakimiyetinde olduğu Birleşik Krallık’ta bile birkaç haftadan fazla bir süre zirvede yer edinebilen çok az albüm var. Çıktığı günden bu yana GUTS, ana akım pop müziğin yılın ilk büyük albümlerinden biri olma konusunda gerçek bir iddiaya sahip; ancak görünen o ki, Rodrigo’nun sadece “büyük” olmaktan daha büyük hedefleri var. GUTS, herhangi bir büyük pop yıldızının onlarca yıldır ya da bir dereceye kadar yayınladığı hiçbir şeye benzemiyor. Ve bu iyi bir şey.