2009 yılında kurulan ve Bursa’nın puslu havasının getirdiği melankoli ve kasvet halini; müziklerine bu topraklardan çıkmış estetik çıtasının en tepedeki noktalarından birinde yansıtan She Past Away yoluna emin adımlarla devam ediyor. Bu yolculuk süresince dinleyicilerine Belirdi Gece ve Narin Yalnızlık adında; altın değerinde iki albüm hediye etti She Past Away. Özellikle yurtdışında gün geçtikçe büyüyen sıkı bir hayran kitlesine sahip olan grubu, Türkiye’deki dinleyiciler daha çok Dior Homme’un Kris Van Assche imzalı 2016 yılı ilkbahar/yaz defilesinde parçalarının kullanılmasıyla tanıdı.
Bunun en büyük nedeni Türkiye’nin bu türe ve underground kültürüne olan yabancılığı olsa da, She Past Away’in bu konuda pek çok ilki başaracağına inancımız tam.
Bana ve sorularıma, grubun yoğun programına rağmen zaman ayırıp ilham verici cevaplarını yollayan Volkan Caner‘e özellikle teşekkür etmem gerekir sanırım… Lafı fazla uzatmadan, karanlık ve melankoliyle gelen ilhama kulak verin derim…
Öncelikle Multibabydoll’e röportaj vermeyi kabul ettiğiniz için çok teşekkürler. İlk soruda oldukça klişe bir sorudan başlamak zorundayım; müzik kariyerinize başlamaya nasıl karar verdiniz?
15-16 yaşımdan beri müzikle uğraşıyorum. Doruk da aynı şekilde. Müzik yapmaya karar vermek gibi değil de kendiliğinden oluşan bir durum diyebiliriz. İçinizde üretme heyecanı varsa, bu er ya da geç ortaya çıkıyor.
She Past Away’in müziği benim için müziğinin benim için aynı anda hem huzur ve mutluluk, hem de kasvet ve karanlık duygular gibi iki ayrı anlama geldiğini söyleyebilirim. Peki sizin için müziğiniz neyi ifade ediyor?
Kendimizi ifade biçimimiz. İçimizdeki tüm olumsuz hisleri, melodiler ve sözler aracılığı ile diğer insanlara ulaştırabiliyoruz. Bir çeşit arınma durumu söz konusu.
Öncesinde de kemik bir hayran kitleniz vardı ancak Dior Homme SS2016 defilesinde parçanızın kullanılması hem dinleyicileriniz için güzel bir sürprizdi hem de isminiz daha da geniş kitleler tarafından duyuldu. Peki olay nasıl gelişti?
Türkiye’de oldukça ilgi gördü bu haber. Bizim açımızdan güzel bir durum. Belki bir çok kişi böyle bir müzik tarzından haberdar oldu bu vesileyle. Her şey bir hafta içinde oldu. Bize şarkılarımızı kullanmak istediklerine dair bir mail gönderdiler. Biz de onay verdik.
Dior gibi köklü bir moda evinin defilesinde parçanızın kullanılmasından söz etmişken, stiliniz de müziğinizin bir parçası. Kendi stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Açıkçası moda akımlarının sıkı takipçileri değiliz. Öncelikli ilgi alanımız müzik. Ama kendi adıma şunu söyleyebilirim; 80’ler darkwave ve new romantic akımı, görsel estetik anlamında da bir zirveydi. Ve hala oldukça etkileyici.
Halen konserlerinizde ilk konserinizdeki heyecanı hissediyor musunuz? Yoksa deneyim hissi bu heyecanın önüne mi geçiyor?
Sanırım heyecan hiç bir zaman geçmiyor. Deneyim sadece bunu dizginleyebilmeyi sağlıyor.
Yurtdışında aslında Türkiye’dekinden daha geniş ve kemik bir kitleye sahip olduğunuzu anlamak için Facebook’taki sayfanızın duvarına gönderilen mesajlara şöyle bir bakmak yeterli. Bu durum sizde bir üzüntü yaratıyor mu yoksa bu zaten beklediğiniz bir durum muydu?
Kendimizi herhangi bir yere ait hissetmiyoruz. Ayrıca Türkiye’de bir yeraltı kültüründen bahsetmek zor. Darkwave ise zaten hiç varolmadı. Bu anlamda beklentimizin altında bir ilgi görmedik doğrusunu söylemek gerekirse. Üzülüyor muyuz sorusuna gelince, elbette bu üzücü. 90’larda durum çok daha olumluydu. Umarım insanlar Türkiye’de de underground müziği desteklemeye başlarlar. Konserlere gelirler.
Performanslarınız arasında 2014’teki Portekiz konseriniz oldukça etkileyici gözüküyor. Sizin unutamadığınız performansınız hangisi? Hangi konserinizde hem atmosfer hem de seyirciyle bütünleşebildiğinizi hissettiniz?
Evet Portekiz’de Leiria kalesinde eski bir klisede çalmıştık. Ortam olarak en etkileyicisi o konserdi sanırım. Geçtiğimiz 1 yıl içinde Güney Amerika, Avrupa ve Rusya’da 50 civarında konser verdik. Genel olarak hepsi güzel geçti diyebilirim. Özellikle Güney Amerika seyircisi muhteşemdi…
Dijital platformlarda daha çok tercih edilen bir türü icra etmenize rağmen -belki de bir plak tutkunu olduğum için, bilmiyorum- She Past Away’in plak formatında daha özel tınladığını düşünüyorum, belki de ruhuna daha uygun olduğunu düşündüğümden olsa gerek. Peki siz en son hangi plağı dinlediniz/etkilendiniz?
Aynı fikirdeyim. Plak formatı bize oldukça uygun. Bağlı olduğumuz firma Fabrika Records da sadece plak basıyor. En büyük hobilerimden biri 2. El pazarlarından plak toplamak. Son dönemde çok fazla albüm, EP geçti elime. Hemen hepsi zaten daha önceden dinlediğim ve etkilendiğim albümler. En son dinlediğim ise (hatta şu an çalıyor) The Mission – Children.
Bundan sonrası için She Past Away’in gündeminde ne var? Sizi hangi projelerde göreceğiz?
Albüm için fikirler birikmeye başladı. Yakında kayıtlara başlayacağız. Sonbahara doğru umuyorum bitirmiş oluruz.
Son olarak sadece Multibabydoll’a özel bir sır vermenizi istesek?
Büyük bir sır değil ama ilk size söyleyelim o zaman 🙂 Gündemde bir video klip var. Çekimler Mayıs sonu Atina’da gerçekleşecek. Umarım içimize sinen bir şey olur ve kısa süre içinde paylaşırız sizlerle.
* Grupla ilgili tüm güncel bilgilere ve konser tarihlerine Facebook, Twitter sayfalarından ve websitelerinden ulaşabilirsiniz!
MÜŞRA DEMİR
https://instagram.com/multibabydoll/
https://twitter.com/multibabydoll_
https://www.facebook.com/Multibabydoll/