Evet malumunuz moda haftaları ardı ardına gerçekleşti, defilelerin önünü alamadık… Benim de büyük bir sabırsızlıkla beklediğim favorilerimi sıralama etkinliğine nihayet geçebiliriz diye düşünüyorum. Yeni sezon kesinlikle umut verici ama şimdilik öyle çok da etkileyici değil. Yine de buyrun sizi favorilerime alalım, moda haftalarındaki bu favorilerim arasında küçük bir trekking yapalım. Beğenirseniz de her modaevinin şovunu da altına sizin için koydum. İyi seyirler, iyi giyinmeler!!!!
MOSCHINO
Kalkıp Şeker Kız Candy gibi giyinen bir insan değilim. (Kaldı ki küçükken en sevdiğim çizgifilmlerden biri ve bende çantası olacak kadar çok bayıldığım halde) Ama Moschino‘nun bu Barbie koleksiyonu beni onikiden vurdu. Neden? Çünkü evet küçükken bayıldığım bir diğer şey de Barbie bebeklerimdi.
O zamanlardan bilinçaltıma işlemiş Barbie değerleri Moschino’nun bu koleksiyonunu görünce tekrar açığa çıktı. Her parçaya ve ayrıntıya bayıldım. Şovun en güzel ve unutulmaz anı ise kesinlikle Charlotte Free‘nin patenleriyle kayarak geldiği an.
COSTUME NATIONAL
Evet son bir kaç yıldır 70’li yılların groupie kızlarını temel alan onca koleksiyon gördük ama cidden A-Class Rolling Stone kızlarını böylesine iyi yansıtan bir koleksiyon görmemiştim. Resmen her biri birer Anita Pallenberg, birer Patti Hansen. Dokulara, detaylara ve tonlara hayran kaldım.
TOM FORD
Bohem ruhlu groupie’ler bir yana, Tom Ford‘un Glam döneminden fırlayanları bir yana. Her bir tasarım aklımda dönemden bir David Bowie anını veya Velvet Goldmine filminden bir sahneyi getiriyor. Kuşkusuz bu sezon içerisinde gördüğüm en iyi koleksiyonlardan biri. Evet Tom, kendime karşı inkar etsem de sana boş değilim!
VERSACE
Şimdi açık konuşalım ne Versace koleksiyonları gördük biz. Yani kalkıp hepsini buraya sıralarsak bu koleksiyon ilk 10’a girmez. Ama bunu Versace standartlarında söylüyorum tabii ki. Yoksa genele vurduğumuzda bir başka Glam fırtınasının iyi bir temsilcisi karşımızda.
DEREK LAM
İlk bakışta vurulduğum bir koleksiyon olduğu söylenemez ama inceledikçe kesimlerin, dokuların ve renklerin kokteyline tam manasıyla aşık olduğumu söyleyebilirim.
ETRO
Zamanında kıymetini bilemedik, tozbezinden elbise üreten modaevleri için seni kötüledik ah ah Etro ah. Ama neyse ki şimdi ne olduğunu biliyorum. Kızılderili esintili bu koleksiyona bakmak bile bana enerji verdi. Pocahontas’ı da severim zaten. Kesinlikle favorilerimden.
RALPH LAUREN
Safari, çöl geceleri, macera, seyahat, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ve çalışkan bir ruh… Evet Ralph Lauren’in bende her daim uyandırdığı duygular bunlar. Bu koleksiyonda da yine şaşmadı, tekrar belki tümüyle olmasa da ruhumdan güçlü bir parçaya hitap etmesini bildi.
DION LEE
Güçlü, tavizsiz ve özgür tasarımlar. Dion Lee’yi kesinlikle bu sezon itibariyle takip listeme aldım.
ROBERTO CAVALLI
Roberto Cavalli yine köklerinden ayrılmyor ama bu ona karşı olan duygularımızı da etkilemiyor. Roberto Cavalli’ye olan duygularım sabit, genelde yaptığı her koleksiyonun %60’ını beğenirim ancak geri kalanı bana atışın serbest olduğu fazla abartılı parçalar gibi gelir ve dolayısıyla pek haz etmem (ki bu da Cavalli’nin çok umrunda?). Ama kim ne derse desin İlkbahar Yaz 2011 koleksiyonundan sonra Cavalli’nin benim için yeri sarsılmaz bir konumda. Tekrar bu yeni koleksiyona dönecek olursak, güzel, bitiş tarihinin belirsiz olduğu lüks ve çılgın bir tatilin bavulu gibi.
EMILIO PUCCI
Ah Emilio Pucci. Eğitim hayatımın belli bir döneminde seni taparcasına severdim ama şimdi eğitim hayatım neredeyse bitecek ve sen hala aynı sularda yüzüyorsun. Hani tamam biz de seviyoruz 70’leri ama artık sanki her koleksiyon bir önceki sezonda gördüğüm gibi… Yine de gökten yağsa hepsini kapacağım parçalar olduğundan, bir de eski günlerimizin hatrına tabii; seni bu listeye alıyorum Emilio.
RODARTE
Koleksiyon benlik denemez. Hem de hiç değil. Ama açık konuşmak gerekirse şova, aksesuarlara ve koleksiyonun anlatmak istediği hikayeye bayıldım.
RICHARD NICOLL
Bu da bonus içeriğimiz. Richard Nicoll tasarımları pek bana hitap etmez ama bu fiber optik elbise rüyaları süsleyecek cinsten.
MÜŞRA DEMİR