Not: İşbu yazı aslında 2014 civarında yazılmış olup, 2024 yılında yeni isim eklemeleriyle güncellenmiştir. Çocuksu ve dalgacı
Öncelikle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bu yazıyı yazmaya girişsem de (ki bkz: Neden sadece 1 gün kadınlar günü olsun, böyle günlere itibar etmek yerine her gününüzü o saygıyla ve sevgiyle geçiriniz rica ediyorum. ) aşağıda yazdığım isimler bana göre müzik tarihini şekillendiren ve ilham aldığım isimler üzerine oluşturulmuştur.
Daha çok duyarlı, kendi fikirlerini kendisi kağıda dökmekten, üretip çoğaltmaktan korkmayan, lafını sakınmayan ve başkalarına da el uzatan kadınlara ihtiyacımız var. Müzik ise burada en önemli platformlardan birini oluşturuyor. İşte bana her adımımda ilham veren, müzik dünyasının güçlü ve cesur kadınları:
Alison Mosshart
Blogu takip edenlerin bileceği gibi tabii ki listeye 1 numaralı idolüm, stil ikonum, ikonum ve daha pek çok şeyim (nasıl cümle kuruyorum tanrım!) olan Alison Mosshart ile başlıyorum. Önce The Kills ile duo kelimesini yeniden anlamdıran ardından The Dead Weather işle süper grup tanımına yeni bir soluk getiren Mosshart müzikteki başarılarıyla yetinmedi; Zadig & Voltaire ve Alexander Wang‘e modellik yaptı, uğruna koleksiyonlar üretildi… Bir yerlere kapsül koleksiyon falan hazırlasa da gömsem diye bekliyorum şu sıralar ama konu bu değildi. Konu Mosshart’ın gücüydü değil mi?
Güncelleme: 2024’ten bildiriyorum, kendisi 20’lerimin başlarını şekillendiren harika bir kadındır.
Mosshart özel hayatında şaşılacak derecede çekingen ve utangaç biri olarak bilinmesine rağmen, sahnede Jamie Hince ile biraraya geldiğinde ondan daha güçlü ve vahşi durmaktan çekinmeyen bir kadın. E tamam bunun daha da ötesi olamaz dediğimizde bu kez gidip The Dead Weather‘ın solisti oldu (ki bu da aralarında Jack White‘ın da bulunduğu 4 erkeğin lideri konumunda olmak demekti) Peki altından başarıyla kalktı mı? Daha bile fazlası oldu. Alison pek çok kadının idolü konumunda. Müzik dışında resme karşı olan yeteneği ve galerileriyle, sosyal sorumluluk projelerine verdiği desteklerle ve tüm o “utangaç kız/vahşi kaplan” ikilimindeki cazibesiyle çoktan ikonik bir konuma ulaştı bile.
Stevie Nicks
Tamam kabul edelim Stevie Nicks koca bir efsane, sahnedeki kadınlar için bir mihenk taşı ama cahil “ben” için şu zamana kadar şarkılarıyla haşır neşir olmak yerine arada açıp kıyafetlerine bakılan bir ilham perisinden başka bir şey değildi. Ama ne oldu, geçtiğimiz ay American Horror Story Coven sezonunu izledim. Kadın birden bire diziye şarkısıyla daldı, öncesinde benim de bildiğim hakkındaki cadılık dedikodularına güzelce bir dokundurdu ve gitti. Ben ağzım açık, hem sesine hem tarzına hem de o havasına bakakaldım tabii. Sonrasında gelsin hummalı bir araştırma dönemi. Peki ya daha da sonrası?
Fleetwood Mac ile imza attığı o müthiş şarkılar ve albümler, sahnedeki o büyüleyici tavrı, tabii o büyüleyici tavrı destekleyen stili ve gerçek bir cadı olması… Kendisine karşı olan sevgim zamanla içimde büyüyerek devasa hale geldi. Tanrıça denilen şeyin tanımı bu hayatta her zaman kendi yoluna bakan bu beyaz cadı olmalı…
Shirley Manson
Bir 90’lar çocuğu olarak tabii ki kısmen Garbage ile büyüdüm. Peki neydi sektörün en önde gelen 3 prodüktörünün kendilerine bu kızıl güzeli vokalist olarak seçmelerindeki ana etken? Shirley’nin cesaretiydi tabii ki de. Ekrandan ya da kulaklığınızdan sizi bir anda ele geçiren cesareti. En “pop” oldukları dönemde bile söylediklerini sakınmayan bu kadın sadece güzel bir yapma bebek olmadı hiçbir zaman. Sahnede göğüslerini gösterdiği için apar topar polis saldırısına uğramışlığı da, sivri dili nedeniyle çok taş yemişliği de var. Ayrıca dünyada ne oluyor ne bitiyor her daim takip eden bu ablamız, Türkiye‘deki çoğu olaya da sessiz kalmayıp sosyal medyadan desteğini esirgemiyor.
Fiona Apple
Sanırım 90’ların sonlarında müziğin başına gelen en güzel şey kendisi olabilir. Henüz 19 yaşındayken yayınladığı Tidal albümü tek kelimeyle muazzam olan bu güçlü kadın, şarkılarında 12 yaşındayken uğradığı tecavüzü de anlatabilir, MTV Müzik Ödülleri‘ndeki konuşmasıyla tabuları da yıkabilirdi. Evet Fiona her şeyi yapabilirdi, yaptı da. İşte MTV Ödülleri‘ndeki konuşması:
“Maya Angelou biz insanların en iyi zamanımızda bile fırsatları ancak yaratabildiğimizi söylemişti. ve ben de şimdi ele geçirdiğim bu fırsatı istediğim gibi kullanmaya çalışacağım. Hey, şu an beni izleyen herkes! Size sesleniyorum: Bu dünya gerçekten boktan. Siz de kendinizi trende veya modaya göre sınırlamayın. ne giydiğiniz veya nasıl göründüğünüz önemli değil, kendiniz olun yeter.”
Halsey
Bir kızı Tumblr’dan çıkarabilirsiniz ama içindeki Tumblr kızını çıkaramazsınız… Karışık geldiyse şöyle söyleyeyim, tumblr kızlığı bir kültürdür ve bu kültürün poster yıldızlarından biri de Halsey’dir. Son 10 yılda hem kişisel hem de müzikal manada büyümesine şahit olduğumuz Halsey, benim için artık “büyülü” bir konumda. Ayrıca cadılar, cadıları korumalıdır değil mi? 😉
Miley Cyrus
Ben hepiniz nefret ederken de seviyordum. Yani hani şu Wrecking Ball dönemleri falan… Her zaman yetenekli, ateşli ve sahnede divaya dönüşen bir performans skalasıyla kalbimde 10 yıldır devasa bir yer kaplıyor. Özellikle Plastic Hearts ile hayatımın 10 albümü listesine girmiştir bile. Sözünü sakınmayan, istediği gibi yaşayan, sesiyle sahneyi inleten, aşırı glam bir rock chick.
PJ Harvey
Yeniden merhaba ey 90’lar, merhaba güçlü kadınlar… Sahiden 90’lardaki o tüm güçlü kadınlara ne oldu? Prodüktörlerinin eteğinin arkasına saklanmayan, auto-tune’a boğulmayan, söyleyecek bir kaç çift lafı olan…İşte o güçlü kadınlardan biri de Pj Harvey idi…
Madonna
Gerçek bir kraliçe. O yürüdü ki, diğerleri koşabilsin. Ne zaman yorulsam, yapamayacağımı hissetsem, geri dönmek istesem bir şeylerde; kendisinin herhangi bir şarkısını ya da performansını açarım. İşte böyle güç ve enerji veren bir referans noktasıdır Madonna. Pop’un kraliçesidir ve bunu kimse değiştiremez.
Diana Ross
Michael Jackson dahil olmak üzere daha nice centilmeni kendisine aşık eden bir Studio 54 tanrıçası, aynı zamanda disko kraliçesi. Güçlü kadın figürünün zihnimdeki karşılıklarından biridir. (Tez zamanda tüm plakları edinilecek!)
Blondie / Debbie Harry
Blondie’nin merkezi, gerçek bir ikon. Sanırım ikon kelimesinin içini kendisi dışında bu denli doldurabilen de olmadı sonrasında. Hep küt kesilmiş kahküllü saçları, minicik elbiseleri,çizmeleri, Andy Warhol’un ilham perisi, şarkılarında siren etkisi yapan sesi, sahnedeki vahşiliği, dönemin cinsel devriminde önemli bir rol alması ve kampanyalarda yer almaktan çekinmemesiyle hep 1 numarada kalacak.
Alanis Morisette
“En büyük özrü kime borçluyum? Kimse benim kadar bana acımasızca davranmadı…” sözleriyle ne kadar büyük bir “şair” olduğunu kanıtlayan Alanis Morisette; benim güvenli alanlarımdan biri. Bağıra çağıra söyleyebilir, onunla depresyona girebilir veya çıkabilirim. Sesinin büyüsü, kendisinin samimiyeti ve şarkılarının zamansızlığı; son 20-30 sayılı hediyelerinden.
Wendy O’ Williams
Şimdilerin pop yıldızlarına bakıp şaşıranlar, şoka uğrayanlar ve onları cüretkar olarak niteleyenler maalesef The Plasmatics‘in efsanevi solisti Wendy O’ Williams‘ ı bilmeyenler kategorisine giriyor. Sahnedeki cüretkar kıyafetlerini şimdiki isimler gibi cinsel bir obje olmak için değil, sırf “yapabildiği için” giyiyordu. İntiharına giden yolun taşlarını ise maalesef her cüretkar insana yaptıkları gibi onu yabancılaştıranlar dizdi.
Gwen Stefani
No Doubt ile gerçek bir rockstar da oldu, Gavin Rossdale ile evlenerek “Ken’ini bulmuş bir Barbie” olarak kıskançlığımızı da kazandı, yıllara meydan okuyan karın kaslarıyla daha da kıskançlığımızı kazandı, yetmedi solo kariyeriyle “bu yaştan sonra yapamazsın” diyenlere inat orta parmağını gösterdi ve yine yetmedi bir fashionista oldu… Ama her şeyin ötesinde “she is just a girl” ve sırf bu yüzden bile ona tapıyorum. Büyüyünce ben Gwen olacağım anne!
Joan Jett
The Runaways’ten kendi kimliğini oluşturmak için ayrılıp sonrasında bir şekilde girl power ruhuna giren herkesin mutlaka idolü olmuştur Joan Jett.
Courtney Love ve Tüm Seattle Kızları
Yazsam bu liste ofisten eve kadar uzayacağı için bu başlık altında geçmek gerek diye düşündüm. Aralarında Courtney Love‘ın Hole’u, 7 Year Bitch (ki favorimdir), The Gits gibi grupların da bulunduğu 90’ların gerçek girl power akımında kızlarımız en feminen çiçekli prenses elbiselerinin altına çektikleri Converse’lerle sisteme karşı en gerçekçi ve sansürsüz cümlelerini sarfetmekten çekinmiyorlardı.
Karen O
Sadece 2000’lerin poster bebeği olarak Yeah Yeah Yeahs solisti olmaktan daha da fazlasını başaran Karen O, o hep “çok şaşıracağımız” kadınlardan.
Grace Slick
Woodstock’taki White Rabbit performansı sırasındaki siren misali tavırlarına bakmak ve o büyüleyici anı yaratabildiğini bilmek bile kendisini ölümsüz kılıyor.
BONUS: Girl Power Çalma Listesi