Yeni Bir Çağ: Slipknot – ‘The End, So Far’ Albüm İncelemesi

Slipknot sevgim son bir yılda beklenmedik bir şekilde büyüdü. Hatta tam bir yıl önce bugünlerde Slipknot diskografisini gözden geçirmeye ve ezberlemeye başladım denebilir; zira 1 yıl önce her şey zordu ve Slipknot tüm bu saçmalıkların arasında benim için taze bir nefes gibiydi. Özellikle o muhteşem Iowa albümleri eşliğinde yeri geldi sinir krizi geçirdim yeri geldi serviste uyudum… Bu yazıyı okuyan muhtemel Slipknot fanları kadar grupla uzun süredir bir geçmişim olmaması bence durumu daha da adil kılıyor. Tamamen objektif, zaten grubun yeni içine girmiş ve sıfır beklentili bir gözle (ya da kulakla?) dinlediğim bir albüm oldu “The End, So Far.”

The End, So Far, hala bildiğimiz o vahşi Slipknot olsa da kesinlikle yeni bir soluk var. Söz konusu yeni “nefes”i Corey Taylor’ın vokallerinde hissetmemek imkansız. Tüm bu yeni yön kendisini en çok albümde “Adderall”, “Yen” ve “Acidic” parçalarında belli ediyor. Ve ilginç bir şekilde bu üç parça, albümden kesinlikle en favori parçalarım!

Özellikle Yen, klibiyle birlikte çıktığı günden bu yana en az 1000 kez döndürdüğüm bir parça. Her albümde insanı hipnotize eden bir Slipknot parçası olur; benim için albümün kimliği net “Yen”.

Adderall; Corey’nin daha sakin yönünü gördüğümüz; albümü açmak için cesur bir seçim. Melankolik bir grunge parçası gibi tınlaması, Corey Taylor’ın vokaliyle birleşince aşık olmamak imkansız hale geliyor.

Acidic ise daha dinlediğim ilk anda aşık olduğum, albümde kutsal üçlümü tamamlayan puzzle parçası.

Albümün öne çıkan yıldızlarından -ve dinledikçe güzelleşen- “The Dying Song (Time To Sing)”; bulanık, mızmız gitarları ve Taylor’ın ciddi, sert vokaliyle tüm Slipknot fanlarını tek bir noktada buluşturacak o bildiğimiz ve sevdiğimiz Slipknot’u ortaya çıkarıyor. Corey Taylor, kızgın ve dünyayı eleştiren sözler hakkında Metal Hammer röportajında şöyle konuşmuştu: “Teknolojinin bizi sosyal çevrelerden ve sosyal inceliklerden, sosyal her şeyden nasıl çektiğinden dolayı, bu şarkı gerçekten empatinin ve insanlığın ölümüyle ilgili. Kafanı duvara vurmanın müzikal karşılığı.” Bununla birlikte, şarkı boyunca Taylor’ın vokallerinin çok temiz, neredeyse operatik olduğu bazı anlar var, çünkü arkadan şarkı söyleyen bir koro etkisi yaratmak için üst üste yerleştirilmişler.

Albümün bitişini sindirmek için harika bir kapanış olan “Finale” ise Slipknot’un 27 yıllık kariyeri boyunca grubun yolculuğunu yansıtıyor. Taylor, şarkıyı şu şekilde tanımlıyor: “Bu, gerçekten şu ana kadarki kariyerimize, şimdiye kadarki yaşamlarımıza ve kararlarımıza bakmamızla ilgili. Bazılarınız buna katılmamış, bazılarınız da bizimle kutlamış olabilir. Ama bizim için bu sadece hayat, sadece bir kariyer, sadece yapmak için doğduğumuz şey. Ve biz onu seviyoruz.” Aslında Taylor’ın bu sözleri; The End, So Far albümü için de harika bir özet niteliğinde. Her zaman için kemik kitleleri sevsin ya da sevmesin; gerçekten yapmak istedikleri şeyi yapıyorlar. Gerçekten bunu seviyorlar ve günün sonunda kendinizi normalde seçip bilet almayacağınız bir gösteride yine de eğlenirken bulabiliyorsunuz.

Slipknot ile aynı dönemde yaşamak gerçekten çok değerli. 20 yıl sonraki gençlerin bize nasıl özeneceğini düşünsenize? Iowa’dan dokuz maskeli manyak müzik sektörüne girdiğinde çoğu kişi alay etti, ancak eleştirmenlerinin yanlış olduğunu kanıtladılar ve son 20 yılın en etkili metal gruplarından biri haline geldiler. Genel olarak, “The End, So Far”, nu-metal grubu için yeni bir çağ açan mükemmel bir kayıt. Ve bize de bu albümü kendi zamanında yakalamanın tadını çıkarmak düşüyor.

Müşra Demir

Bu da ilginizi çekebilir: Handmade Slipknot Custom T-Shirt

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
Yeni neslin yeni ikonik modeliyle tanışın: Dominik Bauer!